Sıkıntı insana inanılmaz şeyler yaptırabilir.
Tuesday, August 17, 2010
Monday, August 16, 2010
Ben bazen böyle şeyler yazarım
Ama en garibi de ne biliyor musun?
Bencilce, etlerini koparmak istercesine, küçük kız çocuklarıyla papatya falı bakacak kadar, kocaman sevdiğime ikna edebilirim ben kendimi.İstersem eğer.
Seninle bi ilgisi yok yani.
Sunday, August 15, 2010
Ben var ya.
Yaşım: 22;
sen gittin ilk hanenin 1i de eksildi o yüzden saçlarımı topla istiyorum mesela, içtiğim suyu ılıştır, duşa sen sok istiyorum beni.
En sevdiğim koku: Şeftalili nestea içmiş dudak kokusu.
En güzel yerim: ellerim; gözlerin orada kaldı biliyorum.
En büyük korkum:telefonumun şarjının bitmesi, başımın altına koyuyorum ya hani, o bana radyasyon saçarken ben ona masallar anlatıyorum.
En kötü huyum: dağınıklığım. çarşafları hala değiştirmedim.
En özlediğim şey:
SEVİŞMEK
valla bak, şöyle doya doya, koklaya koklaya.
Başını alıp gittin ya, başın kopsun dilerim!
1 aydır hayvan gibi içiyorum, son 1 haftadır daha çok ama. "Son bi sarılamadım" diye içiyorum, sonra "son bi gelmedi" diye sinirleniyorum, elim telefona gidiyor da tuşlara değmiyor bu defa. Saçma bir küpeye binlerce anlam yükleyebiliyorum ben mesela. Bu kız ne küçük şeylerden mutsuz oluyor demesin istiyorum, beline sardığı havlu hala salonda aldığı su şişesi soğumasın diye ona sarıyorum.
Bir kaç gündür herşeye üşeniyorum. Yabancı olmayacağı nadir kavramlardan bu biliyorum. Beynimden ışık hızında kelimeler geçiyor ama bir türlü gittiği yere ulaşmıyor, arabeskin dibine vuruyorum, çokca şarkı tutuyorum yıldızlardan bir dileklik daha hak haktan onun için bir dilek istiyorum.
Yarım kalır her işim benim zaten, bak mesela o yaptığım kurabiyeler yarım kaldı, sonra ilaçlarım gereksiz diye yarım kaldı. Sevişmeler bana kalsa hep yarımdır zaten ya, o son sarılma yarım kaldı.
"Çok sevme" diyorsun ya ve ben onaylıyorum seni başımla, başım göğsünde, aynen annemin gece çıkarken "Çok içme" dediğindeki gibi onaylıyorum aslında. Uslu bi kız olamadım ki ben, tutamam sözümü, sana da bir söz veremem sen de vermedin hiç hem değil mi? Beklemek istiyorum ama durup dinlenmek istiyorum ben birazcık sende.
Dünya başımla aynı hızda dönüyor bazen ve de bugünlerde, her bir gezegene tek bir harf sana sayfalar bırakıyorum geçerken, rüyamda olduğun yere geçerken uğruyorum ama rüya dediğime aldanma aslında çok az uyuyorum.
Sabahları ayılmak için içtiğim soda-limon-tuzun yerine koyuyorum seni, saatler ilerledikçe tekila sarhoşluğu kapsıyor ama bünyemi, kimseye tam olarak anlatamadığım istediğimce soramadığım için cesaretsizliğime, seni özleyecek ve bekleyecek gücü buldurduğu için cesaretime, özlettiğin için sana küfrediyorum. Çokça küfrediyor kendi kendime sevgi gösteriyorum. Sana gösteremediğim tüm sevgiyi kendime gösteriyor en taşaklı küfürleri kendime ediyorum.
Sonra kendime bunu yapmaktan hunharca bir zevk aldığım için kendime benden aslında bunu istemediğin için sana kinleniyorum. Darılma; ama sana kinim var elbet senden başka kimim var? diye diye beynimi yiyorum.
Hah bir de ben artık her telefonu bir umut o sadece senin bildiğin tonlamayla "alo?!" diye açıyorum.
Subscribe to:
Posts (Atom)