Sunday, September 26, 2010

Ben bugün çok eziğim.

Damla bir gün bir sprey bulmuştu da dudağımıza sürmüştük, saatlerce uyuşmuştu dudaklarım. Keşke duyguları da uyuşturacak bir sprey olsa. Herşeye bir çare bulan bilimadamları keşke bu sefer de bana bir çare bulsa, sevmesem keşke artık hiç. Hissetmesem ya da, sessiz sedasız sevebilsem keşke. Susabilsem biraz. Oysa bilmez misin sen susan bir kadın kadar gürültülü birşey yoktur esasında.

Sakın beni inandırmaya çalışma, hiç kötü bir adam değilsin sen. Ne yazık ki değilsin. O zaman o kadar kolay vazgeçerdim ki, çok gördüm çünkü ben kötü adamlar. Sen çok güzel şeyler yazıyorsun oysa. Ve ben yazan adamları çok severim bilirsin. Ben çok güzel seviyorum. En çok seviyorum, ve o yüzden en çok kaybediyorum. Birazcık sevsen sen de, ben geri kalanını senin yerine de severim. Seni iyileştirmek istiyorum ben, ben iyi değilim ama. Hiç değilim. Varsın olmayayım, sen iyi ol yeter. Hastalıklı bir düşünce biliyorum ama yeniden sevilebilir bir adam ol istiyorum, sevebil istiyorum hem de uzaklara kaçmadan, beni olmasa da birilerini yine sev ve yine çok güzel şeyler yaz istiyorum.

O kadar fazla çirkin, karaktersiz insan mutlu ki. Bu mutsuzlukta bir adaletsizlik var diyorum. Hiç mi sevmiyor acaba Tanrı beni? Ben birşey yapmadım ki. Kendimi en günahsız sandım ve kendimi taşladım sadece. Senin yüzünden mutsuz olmak sevindiriyor oysa beni. Tamam diyorum artık, amacımı buldum. Durduk yere ağlamaya başladığımda arkadaşların omzunda artık sebebini biliyorum diyebilirim. Sonuna kadar bağırta çağırta içimi içimden söke söke mutsuz et beni istiyorum.

Bunun için önce sevmen gerek beni ama.
Birazcık.

1 comment:

  1. sevilme isteği... ilginç bir yaklaşım asında. mutsuz et ama yeterki sev

    ReplyDelete

konuşun bakalım: