Tuesday, October 20, 2009

Those dancing days are (sooo not gone!!) --- 12.10.2009

*uzun zaman sonra ilk post. bak ne güzel oldu herşey dengeye düzene oturdu. ne kadar özlemiş bu kız kendisi olmayı!
*içimde iyi bir yerlere yönlendirmeye çalıştığım bu enerjiyi cümle kurarken yapamıyorum ne yazık ki nokta nokta noktaaa sonuzluğa giden bir güzel haftasonu anlatacağım bakın size.

*kendim olmak dedim ya, şu son haftasonu tam zeyneplikti işte.

*eski dostlarla olup onları yeniden keşfetme zamanıydı, kırılmasınlar üzülmesinler diye içinden dua etme zamanıydı.

*sonra yeni insanlar tanıma öyle spontane öyle fesatlıktan uzak öyle güven dolu ve hatta deli cesaretiyle dolu "bu benim ulan!" deme zamanıydı.

*hayat bu çünkü güvensiz, bir kısa film tadında tedirgin geçmiyor. uzun metrajlı bu kızın filmi. bol karakterli!

*ışık geldi ya yeniden, gözümün feri oturdu iyice ya hani içime ondan bu düzgün cümle kuramayışım yoksa siz bilirsiniz beni, iyi bilirsiniz siz beni.

*bir dost dedi ki mesela bugün "öyle kasmayacaksın, o ne düşündü bu ne dedi ne yapsam ne etsem" tam da ellerim soğumuştu üstelik.

*sonra insan haftaiçi düzenli hayat insanı olunca haftasonu sapıtmalarının da anlamı oluyormuş mesela.

*fütursuzca önüne gelen arabaya atlamak, tanımadığın kızlara sarılıp "aa görüşürüüüzz" demek, arkadaşların evine çat kapı gece 4lerde gidip o kafayla koca cezvelerde kahve yapmalk lazımmış bazen.

*bazen de "kendi başıma filme gideceğim" demekmiş, "arayacak mısın" beni demeni beklerken tam adamın teki mesela.

*sonra şehirdışına çıkmak lazımmış,yollardan kaçmaktansa yolları kucaklamak gerekiyormuş bu bünyeye biraz.

*bütün okulu sırf birilerinin hayatına biraz olsun dokunmak ve "teşekkürler"i duymak için (yok yok aslaaaa 5 puan bonus geçtiği için değil kafamdan!) turlayıp fotokopi çektirmeye kasarak sigara molalarını kısaltmakta iyiymiş,

*tanımadığın yeni tanıştığın insanların en sevdiği yemeği, en son okuduğu kitabı öğrenmek de...

*BUT I WISH FOR SOMETHING MORE derken o dilekleri sadece kendinden dilemek karşıdakilerden çok beklemeden kendini kendi hamurundan yoğurmayı öğrenmek gerekliymiş.

*500 days of summer'mış, amy mcdonaldsmış, regina spektormış...

*Mekanlardan sanki farketmiyorlarmış gibi promosyon şal çalmakmış, sabahın köründe uyanıp güne birayla devam edip ama sarhoşluktan ağlamak yerine "KURABİYEEEE FENEEERRR" diye bağırmakmış.

*Bu sonbahar hüzün yokmuş, aşk belki kapının hemen dışında belki de çoookk uzaklardaymış ama onun peşinden koşup kendini kaybetmek de yokmuş.

nazar değmesinmiş, bu kız bu aralar iyiymiş.

çoooookkkkk iyiymiş!

No comments:

Post a Comment

konuşun bakalım: