Wednesday, April 07, 2010


"İşine yarar mı bilmem"

İşinize yarayacak mı bilmem ama baya bir kendime geldim, şu ingilizce yazma maskesinden kurtulmanın zamanıdır yani artık. Maske demişken, haftasonu bizim klasik mekanlardan birinde yine kıçımızın donmasına aldırmaksızın dışarıda otururken bizimkilerden biri "gel" dedi "kısa bir kişilik testi yapacağım sana". 5 kağıt parçasına kendimi tanımlayan 5 cümle yazarak başladı olay. Diğerlerini kısaca geçiyorum da "yazma" olayının düpedüz bir maske olduğunu keşfetti hatun benimle ilgili. "Çünkü istediğin kadar bağır umurumda değil diye, umurunda...o yüzden günün birinde onların hepsi birer hikayeydi diyebilmek için yazıyorsun...istediğin kadar iyi bir insanım de herkes gibi kötülüklerin var içinde onları gizlemek için yazıyorsun.." dedi. Eh doğru da dedi.

Dilediğimiz kadar cesur gözükelim kendi içimizde korkak birer küçük çocuğun ötesine geçemiyoruz işte. Hadi itiraf edelim hiçbirimiz gerçekten, dibine kadar eleştirilmeyi kaldıramıyoruz, kendimize en güzelinden, en "awww" dedirteninden birer maske seçerek koyuluyoruz yola...gerisi "hikaye"...

İstediğim kadar umursamaz görüneyim şu dünyada olup biten herşeyi iliklerime kadar hissettiğimi, dibine kadar umursadığımı biliyorum..."o adam"ın mesela istediği kadar cool gözükme çabası olsun içinde kendine güvensizlikleri olduğunu..."o kadın"ın istediği kadar "eee daha daha" triplerine girsin aslında duymak istediğinin "evet.benim de hayatım berbat" olduğunu biliyoruz artık.

O yüzden konuşmaktan çok dokunmayı seçiyorum ben...sarhoş bir gecede koluna girdiğinizde iğreti durup durmamasından anlarsınız yanınızdakinin dostluğunun derecesini. Ve bir adamı en iyi onunla yattıktan sonra tanırsınız...pek çok ilişki bu yüzden one night stand'lerle başlamıştır...ve pek çokları da "one night" aşamasında kalmıştır zaten. Bir kadını en iyi sabah bir telaşla, bir bahaneyle yanınızdan kalkmaya çalışırken tanırsınız, korkusunu bağlanmaktan ölesiye kaçtığını o anda anlarsınız. Bir çocuğu en güzel kolyenizi çekiştirmesinden tanırsınız, sevgisini en iyi öyle ölçersiniz kendinizce.

Dokunma olayı önemli benim için yani...bir adamın tek bir dokunuşu içimi ürpertebileceği gibi tamamen tüylerimi diken diken de edebiliyor,karşı koyamıyorum buna. Kendimi başkalarının bedeninde tedavi ettiğimden olsa gerek doğru pan zehiri bulamadıkça da daha da tırmalamaya başlıyor içimdeki canavarlar zihnimi. Zamanın birinde, adamın biri "ah" demişti "seni aşık etmek ne kadar kolay...ama bunu yapmayacağım sana"....yatakta çok kötü olduğunu hiç bir zaman söyleyemedim ona.

İşinize yarar mı bilmem ama, bu kızın içine bahar geldi yavaştan...tadını çıkarın.

No comments:

Post a Comment

konuşun bakalım: