Sunday, November 14, 2010

Bazı şeylerin ilacı sarmada gizli

Dün geceden beri ağlamaktan gözlerimin yaşı kurudu sanırım, bir de üstüne sabah nefes alamadığımı farkedince panikleyip bi psikolog ablam var benim onu aradım anlattım böyle bir bir buna verdiği öğüt benim gibi bi mazoşisti teşvik edici nitelikteydi gerçi ama ("acı çekmekten korkma, çekiceksin tabi, kendi kendine geçecek" vs vs) rahatladım sanırım biraz, hah adam hala bok gibi davranıyo, ben hala neler dediğimi hatırlamıyorum ve kalbimde hala çarpıntı var ama nefes alabiliyorum en azından bu iyi bişey olsa gerek. Geldim bi de eve hunharca bir koca paket yaprak sarması vardı onu bitirdim falan, iyiyim şimdi sanırım ya da düşünmemeye çalışıyorum.

French Ojenin bloguna sardırdım bu arada, sıradaki sevgilisine mektup yazmış herkesi de mimlemiş eh bu boktan günün temasına da uygun ya hani ben de yazayım dedim;

Sevgilim,

Ben sevdiğim zaman yavrusunu boğmaya çalışan ayı gibi oluyorum ya hani, öperken bile ta iliklerimde hissetmek için incitiyorum mesela; korkma o zamanlarda benden nolur çok sevdim diye bırakıp gitme sen de beni.

Korkuyorum çünkü ben, benden gidilmesinden korkuyorum, kaybedeceğimi anladıkça delirecek gibi oluyorum ve nefes alamadığımda boğazım çok acıyor, acıtma sen de beni.

Kızdığım zaman gözüm başka birşeyi görmüyor, azcık da içtiysem kendimden geçiyorum ya hemen, affet beni...süründür biraz aklımı başıma getir ama affet ya, çocukluğuma ver, sevgime ver, boşver...

Kıskançlıktan gözümün önünü göremediğim anlarda sakinleşmemi sağla ne olur kafamdaki saçma düşünceleri uzaklaştır, beni benden benim içimdeki o canavardan koru olur mu sevgilim?

Ve beni en çok da kendinden koru, bir gün gideceksin sen de biliyorum...mümkünse canımı söküp çıkaracak kadar çok sevdirmeden git.

No comments:

Post a Comment

konuşun bakalım: